9 Şubat 2011 Çarşamba

bir

mutluluk, tene vuran güneş ışığıdır
redettseniz de bu böyledir.

ayaklar sadece yürümek için değildir,
tabanın rengini anlamak içindir.
belki de tavanın.

1 harf değişince, kelime değiştirir insanlar,
ama bir insan değiştirince hayatlarını değiştirmezler.
insanların yarısı renksizdir,
belki de bu yeni bir şey.

şiir düz yazının satırlaştırılmış halidir,
yaşadınız mı?
gerçekten.

yeşil, bir yeri anlamak içindir;
mavi bir yeri yaşamak içindir..

düz yazı kadar basit bir şey yoktur,
harf kullanmak kadar da zor bir şey.
.. yoktur.

ilham garip şeydir,
gel desen gelmez.
git desen gitmez.
yapışır kalır.
turuncuya.

21 Ocak 2011 Cuma

gamze

yolun ortasında yürüyorum, en çok ayaklarımı seviyorum, sonra bacaklarımı, sonra kollarımı.. başım ağrıyor, ilhamın baş ağrısıyla geldiğini anlıyorum, laleliden dünyaya doğru giden bir tramvaydayız, 182 gündür.. saçlarımın yarısı kızıl.. son zamanlarda pek bir mutluyum, ondan daha bir çok seviyorum, özgürü, cemal süreyayı ve tabi ki gamzeyi... kulaklarımda kimdir var.. kulaklarımda hep olduğu gibi siyasiya var.. insanlar iyi ki de ağlıyor, insanlar iyi ki de gülüyor. evimde bunları düşünüyorum.. çok evcimen bir insanım, o yüzden sokakları bu kadar çok seviyorum... şarkı bitiyor. yol bitmiyor. şarkılar devam eder, yollar devam eder, aşklar devam eder... Gökyüzüne bakıyorum, o benimle.. yere bakıyorum, o benimle.. içime bakıyorum o benimle.. belki de gökyüzü ve yer'dir benim içim, başka bir şey değil... yolun ortasında yürüyorum, hala ortasındayım.. garip bir yol bu. başlangıcı ve sonu var. ama ikisi de sürekli uzuyor.. tıpkı evren gibi.. tıpkı hayatım gibi.. hayatımın ortasında yürüyorum.. oyun oynayan bir kaç çocuk görüyorum, ben de katılıyorum aralarına.. ardından başka bir çocuk, ardından başka bir çocuk, ardından başka bir çocuk geliyor, ardından başka... hepsi aynı şeyi düşünmüyor ama hepsinin ağzında aynı laf var:
Benimle oynar mısın?
gülümsüyorum. gamzelerimi seviyorum.

28 Kasım 2010 Pazar

insanlar ikiye ayrılır

İnsanlar ikiye ayrılır, görebilenler ve göremeyenler. Bakıyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, güzelliği tadanlar ve tadamayanlar. Hissediyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, gidebilenler ve gidemeyenler. Gülüyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, siyabend dinleyenler ve dinlemeyenler. Söylüyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, siyahlar ve beyazlar. Görüyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, sevebilenler ve sevemeyenler. Biliyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, hissedebilenler ve hissedemiyenler. Ağlıyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, dünyayı gezmek isteyenler ve istemeyenler. Düşlüyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, televizyona bayılanlar ve bayılmayanlar. Uyuyorum. İnsanlar ikiye ayrılır,yazanlar ve yazamayanlar. Duyuyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, Charles bukowski okuyanlar ve okuyamayanlar. Gidiyorum. İnsanlar ikiye ayrılır, bilgisayarsız yapanlar ve yapamayanlar. Bayılıyorum...

14 Kasım 2010 Pazar

söz gelimi

eskiyi yeni yapan ezgiler vardır.
yeniyi eski yapan şiirler.
eski ve yeniyi senin için harikulade kuracak adamlar da
vardır.

çok insanı sevebileceğini düşünürsün,
ama sadece 3-4 insanı tam seversin hayatında,
dostlar ve aşklar dahil.

herkesin iyi olduğunu düşünmezsin hayatında asla,
ama herkesin kötü olduğunu düşünerek geçer ömrünün yarısı.
ve kendini eleştirerek.

en sevdiğin renk, mavi, yeşil, pembe olur.
ama asla beyaz olmaz.
çünkü aklına gelmez, hayatın arkafonu,
mühim olan üstündeki yazılan insanlardır diyerek.

herkes hayatından gittiğinde,
yanında kalacak biri muhakkak vardır.
beraber iki kişi olursunuz ama, tek değil.
insanın benliğiyle aşk'ın benliği bir değildir sonuçta.

dünyanın sonunun asla gelmiyeceğini düşürsün,
zaten gelmez.
ruh hep yaşar. insanı insan yapan da ruhtur.

iyi bir okulun hayatını değiştireceğini düşünürsün,
değiştirir.
iyi bir aşkın hayatını değiştireceğini düşünürsün,
değiştirir.
iyi bir şehrin hayatını değiştireceğini düşünürsün,
değiştirmez.

iyi bir şehir, hayatını değil,
hayal dünyanı değiştirir çünkü.

çevrendeki kendini bilmez insanların yanında,
çekirdek yemenin ne zararı vardır ki.
ya da hayal gücünün diğerlerinden biraz fazla olmasının...

18 Eylül 2010 Cumartesi

şehirler ve aşklar

her şehir ayrı bir dünya değildir. ama çoğu insan ayrı bir dünyadır. bu nedenle ki, şehirler birsürü dünyanın birleşimidir aslında.
iki dünyanın tek dünya olması zor. iki şeyi tekleştirmekten bahsediyorum hani. çoğul ekleri atmaktan.
aşk, iki insanın tekleşmesi değildir..
aşk, iki dünyanın tekleşmesidir.
aynı şehir aşkı öldürmez.
farklı şehir,
aşkı öldüre de bilir. yücelte de bilir.
bu o iki dünya arasındaki bağa bağlıdır.
kim ne derse desin, bu böyledir ,
biline.

( niye satırsallık yaptığımı bilmiyorum, neyse bak ne diycem;
hayat kısa, kuşlar uçuyorr)
gerçi ben bunu hep söylüyorum amma.

5 Eylül 2010 Pazar

üç nokta

sene 1990 kuşlar uçuyor.. sene 2010 kuşlar hala uçuyor.. gökyüzüne kalırsa değişen bir şey yok.
sene 1990 toprakta bitkiler büyüyor.. sene 2010 toprakta hala bitkiler büyüyor.. toprağa kalırsa da değişen bir şey yok.
ama o topraklara basanlarda ve o havayı soluyanlarda var asıl değişiklik. kimse bil..iyor. ama çaktırmıyor.
ilk olarak, renkler değişti. kirlendiler. kirlettiler.
sonra, gözler değişti. yalancılaştılar. çirkinleştiler.
ondan sonra aşklar değişti. çıkarlaştılar. ve insanların hayatından çıktılar. ama insanlar bunun farkında değil.
bu çok daha acı, bundan da bunun korkusundan da.
kimileri kendini geçmişte yaşadığını sanıyor. kimileri geleceğe varmış bile. kimileri yerinde sayıyor. kimileri yerinde de saymıyor.
şuanda yaşıyacaksın. ama kendini her şeyle kıyaslayacaksın;
geçmişle de,
gelecekle de,
şimdiyle de.
Tabi rekabet havasında değil. normal vatandaş havasıyla..
hani becerbilinirse eğeer.
üç nokta koyalım; geçmiş, gelecek ve şimdi'ye. o noktaların arasında da bizler olalım.
iyi eğlenceleer.
'' bütün gençler dünyayı kurtarmayı hayal ederler. Bazıları, aile kurmak, para kazanmak, seyahat etmek ve yabancı dil öğrenmek gibi daha önemli şeyler olduğu sonucuna vararak bu hayalden çabucak vazgeçerler. Ama bazıları da toplumu değiştirmenin ve gelecek kuşaklara bırakacağımız dünyayı biçimlendirmenin gerçekten mümkün olduğuna karar verirler..'' kazanan yalnızdır-169

3 Eylül 2010 Cuma

tanrıya mektuplar yazmak mı dediniz dedi. gülümsedi.

tanrım,
serin havalar geldi ya. dile benden ne dilersen..
ha bi de, insanlar niye bu kadar komik ? bence psikolojik sorunu çok senin insanlarının. alınma ama. daha iyisini her zaman yapabilirmişsin.
bence, bunu görmüyorsun. yani bunu yazdığımı. ciddiyim. eğer bilsen, bu kadar tuzu kuru havalarında oturmazsın yukarda.
kimileri ateist diyor bana. Hah. eğer senin yok olduğunu düşünsem, sana niye bir şeyler yazayım ki. ben sadece,
aramızda olduğunu biliyorum. yani ,
komşumuz ya da otobuste gördüğümüz birisin.
geçende sarı saçlı bir kaadın gördüm. yüzü çirkinceydi evet. ama tanıdık gelmişti bana. nerden oldugunu çıkaramadım. o sendin demi tanrım ?
bir de melek şeytan ayrımı var. insanlar inanacak bir şey bulamadıkları için buna inanıyorlar bence..
aslında, insanın ruh halleridir. o insanı melek ve şeytan yapan.
yani bunun için melek gibi küçük ve tıfıl bir şeye ihtiyacımız yok.
şeytan gibi çok kızıl ve kendini yakan bir şeye de ihtiyacımız yok.
bunun için azıcık düşünmeye ihtiyaçları var insanların..
sana yazacağım.. seni bulana kadar.
''herkesin bir tanrısı var,
sen ölünce ölüyor o da ..''