18 Eylül 2010 Cumartesi

şehirler ve aşklar

her şehir ayrı bir dünya değildir. ama çoğu insan ayrı bir dünyadır. bu nedenle ki, şehirler birsürü dünyanın birleşimidir aslında.
iki dünyanın tek dünya olması zor. iki şeyi tekleştirmekten bahsediyorum hani. çoğul ekleri atmaktan.
aşk, iki insanın tekleşmesi değildir..
aşk, iki dünyanın tekleşmesidir.
aynı şehir aşkı öldürmez.
farklı şehir,
aşkı öldüre de bilir. yücelte de bilir.
bu o iki dünya arasındaki bağa bağlıdır.
kim ne derse desin, bu böyledir ,
biline.

( niye satırsallık yaptığımı bilmiyorum, neyse bak ne diycem;
hayat kısa, kuşlar uçuyorr)
gerçi ben bunu hep söylüyorum amma.

5 Eylül 2010 Pazar

üç nokta

sene 1990 kuşlar uçuyor.. sene 2010 kuşlar hala uçuyor.. gökyüzüne kalırsa değişen bir şey yok.
sene 1990 toprakta bitkiler büyüyor.. sene 2010 toprakta hala bitkiler büyüyor.. toprağa kalırsa da değişen bir şey yok.
ama o topraklara basanlarda ve o havayı soluyanlarda var asıl değişiklik. kimse bil..iyor. ama çaktırmıyor.
ilk olarak, renkler değişti. kirlendiler. kirlettiler.
sonra, gözler değişti. yalancılaştılar. çirkinleştiler.
ondan sonra aşklar değişti. çıkarlaştılar. ve insanların hayatından çıktılar. ama insanlar bunun farkında değil.
bu çok daha acı, bundan da bunun korkusundan da.
kimileri kendini geçmişte yaşadığını sanıyor. kimileri geleceğe varmış bile. kimileri yerinde sayıyor. kimileri yerinde de saymıyor.
şuanda yaşıyacaksın. ama kendini her şeyle kıyaslayacaksın;
geçmişle de,
gelecekle de,
şimdiyle de.
Tabi rekabet havasında değil. normal vatandaş havasıyla..
hani becerbilinirse eğeer.
üç nokta koyalım; geçmiş, gelecek ve şimdi'ye. o noktaların arasında da bizler olalım.
iyi eğlenceleer.
'' bütün gençler dünyayı kurtarmayı hayal ederler. Bazıları, aile kurmak, para kazanmak, seyahat etmek ve yabancı dil öğrenmek gibi daha önemli şeyler olduğu sonucuna vararak bu hayalden çabucak vazgeçerler. Ama bazıları da toplumu değiştirmenin ve gelecek kuşaklara bırakacağımız dünyayı biçimlendirmenin gerçekten mümkün olduğuna karar verirler..'' kazanan yalnızdır-169

3 Eylül 2010 Cuma

tanrıya mektuplar yazmak mı dediniz dedi. gülümsedi.

tanrım,
serin havalar geldi ya. dile benden ne dilersen..
ha bi de, insanlar niye bu kadar komik ? bence psikolojik sorunu çok senin insanlarının. alınma ama. daha iyisini her zaman yapabilirmişsin.
bence, bunu görmüyorsun. yani bunu yazdığımı. ciddiyim. eğer bilsen, bu kadar tuzu kuru havalarında oturmazsın yukarda.
kimileri ateist diyor bana. Hah. eğer senin yok olduğunu düşünsem, sana niye bir şeyler yazayım ki. ben sadece,
aramızda olduğunu biliyorum. yani ,
komşumuz ya da otobuste gördüğümüz birisin.
geçende sarı saçlı bir kaadın gördüm. yüzü çirkinceydi evet. ama tanıdık gelmişti bana. nerden oldugunu çıkaramadım. o sendin demi tanrım ?
bir de melek şeytan ayrımı var. insanlar inanacak bir şey bulamadıkları için buna inanıyorlar bence..
aslında, insanın ruh halleridir. o insanı melek ve şeytan yapan.
yani bunun için melek gibi küçük ve tıfıl bir şeye ihtiyacımız yok.
şeytan gibi çok kızıl ve kendini yakan bir şeye de ihtiyacımız yok.
bunun için azıcık düşünmeye ihtiyaçları var insanların..
sana yazacağım.. seni bulana kadar.
''herkesin bir tanrısı var,
sen ölünce ölüyor o da ..''

2 Eylül 2010 Perşembe

ben ne zaman..

Ben ne zaman tanrıdan bahsetsem.. çünkü her tanrı bir insandır.. çevreme bakarım. yanımda mı diye. tabi benim bu düşünceme kimse inanmaz..
ben ne zamaan süreyaa okusam.. çünkü her süreya bir aşk objesidir.. bir şeyler yazarım. bir şey mi? çook şey..ler..
been ne zaman sevgilime sarılsaam.. dünya dururr.
been ne zamaan bir martıı görsem.. onunla uçar gideriim. çünkü her martıı ben ve ö'dürr..
haa bunlara,
afrika da dahil tabi..
ben ne zaman bir şeyler yazsaam. çünküü her paragraf bir hayattır. aklımda ö. vardırr. ve biraz öncee süreya okumuşumdurr.